Trump–Putin hattı açıldı: Barışa bir adım mı, yeni bir satranç hamlesi mi?

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Yıldıran Acar Trump ve Putin görüşmesi sonrası yaşanan son gelişmeleri ve beklentileri Haber7 için değerlendirdi.

Dünya - 3 ay önce

İşte Yıldıran Acar'ın Trump–Putin hattı açıldı: Barışa bir adım mı, yeni bir satranç hamlesi mi? başlıklı yazısı;

Son bir haftadır dünya gündeminin kalbi adeta İstanbul’da attı. Gözler, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna lideri Zelenskiy ile İstanbul'da yüz yüze görüşüp görüşmeyeceğine çevrilmişti. Tüm dünya bu ihtimali tartıştı. Ancak beklendiği gibi bir zirve gerçekleşmedi. Çünkü Kremlin’e göre Rusya, Ukrayna ile değil, “Kolektif Batı” ile savaş halinde. Moskova açısından Kiev yalnızca bir vekil; asıl muhatap Washington.

Bu nedenle Putin, Zelenskiy ile bir araya gelmeyi anlamlı bulmuyor. Onu karar verici olarak görmediği için masaya oturmaya da gerek duymuyor. Tam da bu bağlamda, dün gerçekleşen Trump–Putin telefon görüşmesi büyük önem taşıyor. Bu temas, savaşın geleceğini ve muhtemel barış müzakerelerinin seyrini etkileyebilecek nitelikte.

Peki nedir bu sıkça duyduğumuz “Kolektif Batı” kavramı?

Kökeni Rus siyasi literatürüne dayanan bu ifade; ABD, NATO ve AB ülkelerini kapsayan, genellikle olumsuz çağrışımlarla kullanılan siyasi bir terim. Tarihsel bir arka plandan ziyade, anlık güç dengelerine ve politik pozisyonlara göre şekillenen bir anlam dünyası var. Rus yetkililer bu kavramı özellikle Batı'yı bir blok olarak hedef almak için tercih ediyor.

Ancak bu blok fikri her zaman yekpare değil. Örneğin Türkiye’nin konumu, bu şablonun dışına taşan istisnalardan biri. Ukrayna krizinin başında Türkiye, klasik anlamda bir NATO ülkesi gibi hareket etmek yerine Ankara Merkezli, denge ve tarafsızlık temelinde bir dış politika yürüttü. Bu yaklaşım sayesinde Türkiye, hem Kiev hem de Moskova ile diplomatik diyaloğu sürdürebilen nadir ülkelerden biri oldu. Hatta Rusya’nın yayınladığı “dost ülkeler’’ listesinde yer aldı. Bu tablo bize, Kolektif Batı kavramının sabit değil; siyasetin rüzgârına göre yön değiştiren esnek bir çerçeve sunduğunu gösteriyor.

Trump’ın Dönüşü: Barış mı, Hesap mı?

Trump, seçim kampanyasında Rusya-Ukrayna savaşını “bir günde bitiririm” diyerek dikkat çekmişti. Elbette bu söylem, diplomatik gerçeklikten oldukça uzak. Ancak Trump’ın dış politikada yarattığı etkiler, tartışmasız biçimde Kolektif Batı cephesinde fay hatları oluşturdu. Zelenskiy ile Oval Ofis’teki mesafeli ve küçümseyici tavrı, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkeleri rahatsız etti. Ardından bu ülkelerden Zelenskiy’e destek açıklamaları geldi.

Daha da önemlisi, Trump’ın “gerekirse NATO’dan çıkarım” şeklindeki çıkışları Avrupa başkentlerinde alarm zillerini çaldırdı. Bu çıkışlar, “NATO’suz bir Avrupa güvenliği mümkün mü?” sorusunu beraberinde getirdi. Hatta bazı analizlerde Türkiye’nin öncülüğünde yeni bir Avrupa güvenlik mimarisi bile tartışılmaya başlandı.

Trump Tarafsız mı, Stratejik mi?

ABD açısından Ukrayna krizi; NATO’nun genişlemesi, Doğu Avrupa’daki Amerikan etkisinin pekişmesi, Ukrayna ile nadir elementler ve maden anlaşmaları yapılması gibi stratejik kazanımlar doğurdu. Ayrıca Rusya’nın hibrit savaş yöntemleriyle yıpratıldığı; Suriye’deki Esad rejiminin yıkıldığı bir denklem ortaya çıktı.

Öte yandan Trump, bu savaşın uzamasının Çin’le olan ekonomik rekabette ABD’yi zora sokacağının da farkında. Zira savaş uzadıkça Rusya’nın Çin’e bağımlılığı artıyor. Trump, tarafsız bir Rusya’nın, ABD’nin çıkarlarına daha uygun olacağını düşünüyor. Bu nedenle savaşı bitirmek istemesi, yalnızca insani kaygılardan değil, stratejik hesaplardan kaynaklanıyor.

Barış Yakın mı, Uzak mı?

Son gelişmeler gösteriyor ki; Trump yönetimi ile birlikte Rusya, yeniden diplomatik alan kazanmaya başladı. Kremlin bu fırsatı sonuna kadar değerlendirmek niyetinde. Barışın gelip gelmeyeceği, savaşın devam edip etmeyeceği ise büyük ölçüde Avrupa’nın –özellikle Almanya, Fransa ve İngiltere’nin– Trump’a karşı takınacağı tutuma bağlı olacak.

İstanbul, bu süreçte görünürde sahnede olmasa da, savaşın başından beri diplomasiye ev sahipliği yapma tecrübesiyle yeniden arabuluculuk rolü üstlenebilir. Bu da Türkiye’nin barış sürecindeki stratejik konumunu yeniden gündeme getirebilir. Ama görünen o ki; savaşın gerçek aktörleri hâlâ perde arkasında. Ve dünya, barış adına bu perdenin ne zaman aralanacağını merakla bekliyor.

Haftanın Öne Çıkanları

2025-2026 eğitim öğretim yılı takvimi açıklandı!

2025-05-15 16:09 - Gündem

Cumhurbaşkanı Tatar: “Rum liderliğinin yürüttüğü düşmanlık siyaseti bir terör eylemidir”

2025-05-14 12:46 - -

Orzaks geleceği Ar-Ge ile inşa ediyor

2025-05-13 15:38 - Sağlık

Canlı yayında cinayeti itiraf edip indirim aldı

2025-05-17 11:08 - Asayiş

'Türkiye, dünyanın en gelişmiş sağlık altyapısına sahip ülkelerinden'

2025-05-17 17:38 - Sağlık

Bakanlıktan Dünya Hipertansiyon Günü açıklaması

2025-05-17 17:39 - Sağlık

Küçükçekmece PAGEV'de ilk kez mesleki eğitim zirvesi düzenlenecek

2025-05-16 22:09 - Eğitim

Öğrenci ve öğretmenler için “su verimliliği eğitim setleri” hazırlandı

2025-05-17 17:09 - Eğitim

Şam'da Türkiye-Suriye Üniversitesi kurulacak

2025-05-15 19:09 - Eğitim

Liselere yeni ders geliyor! MEB müfredata ekledi

2025-05-15 08:39 - Eğitim

İlgili Haberler

Trump’tan “6 Savaşı Sonlandırdım” iddiası: Nobel Ödülü mü istiyor?

04:38 - Dünya

Çayı ve kahveyi çok sıcak içenler dikkat!

03:39 - Dünya

ABD'den beklenmedik İran hamlesi! Tahran'a sürpriz mektup

03:38 - Dünya

Trump'ın danışmanından çarpıcı sözler: Hindistan savaşı fonluyor

02:08 - Dünya

Rus İHA'sı Polonya topraklarında patladı! Kritik NATO açıklaması! Ordu teyakkuza geçti

01:38 - Dünya

Günün Manşetleri

Dikmen’deki yangın kontrol altına alındı…

12:20 - -

Lefkoşa’da meydana gelen trafik kazasında 4'ü çocuk 8 kişi yaralandı

12:14 - -

Demokrat Parti’den Avrupa Birliği sözcüsünün açıklamalarına tepki

12:08 - -

ÜSTEL: “GENÇLERİMİZİN HER SORUNU BİZİM DERDİMİZDİR”

12:31 - -

Kıbrıs davası bir milletin varoluş mücadelesidir

17:04 - -