20 Temmuz bir duruştur, bir hafızadır, bir mücadele azmidir.Bu yıl da her yıl olduğu gibi…Yine kutlamalar, yine törenler, yine resepsiyonlar...Ama bazı detaylar vardı ki, görmezden gelinemez.Meclis Resepsiyonu: Ziya Öztürkler Farkıİlk durak: Cumhuriyet Meclisi yerleşkesinde gerçekleşen kutlama resepsiyonu.Organizasyon ciddiydi.Her detay düşünülmüştü.Ziya Öztürkler ve ekibine burada ayrı bir parantez açmak şart.Sıradan bir “resmi görev” havası değil...Tam anlamıyla “biz bu devleti sahiplendik” havası hâkimdi.Ama esas mesele, Öztürkler’in yaptığı konuşmaydı.“Devlet millet içindir”
• Ne Kıbrıs Türkü bu destanı tek başına yazdı...• Ne de Türkiye bu mücadeleyi yalnız verdi...Bu, birlikte kazanılmış bir onur mücadelesiydi.Sadece geçmişe methiye düzmek değil;Aynı zamanda geleceğe dair ciddi mesajlar verdi Ziya Bey.“Toprağımıza, egemenliğimize, kimliğimize sahip çıkacağız” dedi.Kuru milliyetçilik değil; tarih şuuruyla konuştu.Dürüst olalım, siyasetçilerden bu dozda bilinçli, dengeli ve etkileyici konuşmalar duymaya pek alışkın değiliz.Öztürkler, o gece farkını net biçimde ortaya koydu.
Aynı şekilde, Cumhurbaşkanlığı’nda düzenlenen 20 Temmuz Resepsiyonu da tam anlamıyla bir devlet bilinciyle organize edilmişti.Sadece bir kutlama değil; bu coğrafyanın kaderine sahip çıkma kararlılığı sergilenmişti.Coşku doruktaydı ve açık söylemek gerekirse, bu coşkunun azaldığı değil, her geçen yıl daha da arttığı görülüyor.Cumhurbaşkanı Tatar’ın vizyonuyla uyumlu bir şekilde çalışan ekibin,gösterdiği özveri ve ahenk, devlet ciddiyetinin en güzel örneklerinden biriydi.
Ersin Tatar’ın Israrlı Vurgusu: “Federasyon Bitti!”Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da 20 Temmuz etkinlikleri boyunca aktifti.Konuşmalarında tekrar tekrar aynı vurguyu yaptı:• Egemenlikten asla vazgeçmeyeceğiz.• Kıbrıs Türk halkı özgür ve bağımsızdır.• Rum tarafı hâlâ bizi eşit görmüyor.• Ve artık federasyon defteri kapanmıştır.Gerçekçi olalım:Güney Kıbrıs’tan uzlaşma beklemek, çölde yağmur beklemeye benziyor.19 Temmuz’da bayrağımızı yakmaya çalışanlar oldu. Rum polisi araya girdi.Ama 20 Temmuz’da bayrak yakıldı fakat ses yok. Neden?Çünkü “Enosis” zihniyeti hâlâ diri.Bu şartlar altında hâlâ “birleşelim, ortaklık kuralım” diyenlere sormak lazım:Gerçekten buna inanıyor musunuz?Yoksa sadece çözümsüzlük çözümdür bilinci mi hakim?Erdoğan Net Konuştu: “İki Devletli Çözüm Şart!”Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da çok netti:“Federasyon yok, iki devletli çözüm var” dedi.“Ersin Tatar’ın sonuna kadar yanındayız” dedi.Yani mesele şu:Ankara’nın da, Lefkoşa’nın da ajandası NET.Artık kimse kimseyi oyalamıyor.
Şimdi Gelelim İç Meselelere...Resepsiyonlar bir yana...Bir de kendi içimizde bitmeyen bir başka kutlama türümüz var: Dedikodu partileri.Erhan Arıklı mesela...Göreve geldiği günden beri yıllarca el değmemiş işlere el attı.Alt yapıdan ulaşıma, iletişimden, yollara kadar ciddi projeleri hayata geçirdi.Ama biz?Bir teşekkür yerine, adamı topa tuttuk.Yollar yapılmadan önce 10 dakikalık yolu 50 dakikada giderken küfrettik.Yol yapılınca “eh işte zaten yapılacaktı” dedik.Ne olursa olsun, övgüyü esirgedik.Niye? Çünkü biz övmeyi değil, yermeyi severiz.
Ünal Üstel ve Bitmeyen Beklentiler...Başbakan Ünal Üstel de hedefte.Sokak dedikodu kazanı gibi kaynıyor.Ama nedense, herkesin işi düşünce ilk caldığı kapı yine o.10 isteğin 9’u yapılsa ses yok.1’i yapılmayınca “bu hükümet çalışmıyor” feryatları...Yahu bu nasıl bir adalet terazisi?Sormak lazım:Üç yılda yapılanları gerçekten göz ardı edebilecek misiniz?Yollar, kavşaklar, sağlık altyapısı, ulaşım projeleri, dijitalleşme adımları...Kusur ararsanız elbette bulursunuz.Ama görmemezlikten geliyorsanız, orada mesele başkadır.
Eleştirinin de Bir Ahlakı Olmalı...Yasayı yapabilecek, reform getirebilecek birçok eski siyasetçi şimdi ekran ekran geziyor, eleştiriyor.Peki bir dönem elinizde yetki varken neden yapmadınız?O sorunun cevabı yok.Bugün devletin aldığı kararları beğenmeyenler,Rum’a tapu kaydı satanları görmezden geliyor.Bayrağımız yakıldığında susuyor,Ama “saray niye YAPILDI” diye saatlerce konuşuyor.Evet, protesto hakkı var.Ama lütfen önce aynaya bakın.Bir devletin ekmeğini yiyip, aynı devlete düşmanlık etmek hangi mantıkla açıklanabilir?Gerçek Olan Şu:Bu ülkede dedikodu hiç bitmez.Ama mesele bu değil.Cumhurbaşkanı Tatar da, Başbakan Üstel de ve hükümet ortakları da bu ülkenin yükünü omuzlarında taşıyor.Eksikleri olur.Hataları olur.Ama niyeti samimi olanı, çabalayanı görmezden gelmeyin.EKİM'de seçim var, evet.Ama unutmayın:Bu kadrolar aile gibi.Aralarındaki fikir ayrılıkları da, görüş farkları da aile içi meseledir.Dışarıdan bakanlar için ise kötü haber şu:Sizin “dağılırlar” hayalleriniz, hüsranla sonuçlanacak.
Sonuç?Bu devlet kolay kurulmadı.Bayrak kolay dikilmedi.Bu kadar fedakârlıkla kurulan bir devleti eleştirmek kolay ama inşa etmek zordur.Bize düşen:Eleştiriyi yapıcı yapmak,Desteklemeyi şartsız hale getirmek değil,Ama hakkaniyetli olmak.Çünkü ne demişler:Kötüyü görmek istersen gözünün üstünde kaş var...