Panelin açılış konuşmasını yapan Ali Bayramoğlu, 21. yüzyılda küreselleşmenin karakter değiştirdiğini vurguladı. Bayramoğlu, “Küreselleşme yerini merkeziyetçiliğe, özelleştirme de devletleştirmeye bıraktı. Artık devletler sistemin dışında kalırsa, ekonomik krizleri dahi yönetemiyorlar,” dedi.
Pandemi döneminin bu dönüşümün en net örneklerinden biri olduğunu ifade eden Bayramoğlu, özellikle Trump sonrası ABD’de yaşanan devlet refleksi değişimlerine dikkat çekti.
AİLENİN İÇİ BOŞALTILIYOR
Konuşmasının ikinci bölümünde ise modern çağda aile kurumunun giderek içinin boşaltıldığını vurguladı. “Bugün ümmet şuurunu inşa edecek bireyler ve aileler eksiliyor,” diyen Bayramoğlu, konuşmasını şu çağrıyla tamamladı:
“Peygamber Efendimiz Veda Hutbesi’nde nasıl ki her bireyin bu mesajı çevresine aktarmasını istemişse, bizler de bu salondan yalnızca dinlemekle değil, öğrendiklerimizi aktarma sorumluluğuyla ayrılmalıyız.”
Prof. Dr. Mehmet Görmez konuşmasına, İslam’ın bireye verdiği değerle başladı. Bireyin yalnızca bir toplumun parçası olarak değil, “dokunulmaz bir varlık” olarak yaratıldığını belirten Görmez, İmam Ebu Hanife’den şu fetvayı hatırlattı:
“Adem’in dokunulmazlığı, insan oluşundandır.”
Görmez, bireyin ahlaki sorumluluğunun evrensel değerler üzerine inşa edilmesi gerektiğini vurgularken, “Bireycilik bencilliktir. Ego sistem, ekosistemi yıkar,” diyerek bireyin ümmete giden yolculukta taşıdığı sorumluluğa dikkat çekti.
Konuşmasının ikinci bölümünde aile kavramını dört ilahi yasa üzerinden tanımlayan Görmez, bu yasaları şu şekilde sıraladı:
1. Varlık Yasası: “İnsanlık meşru olarak ancak aile yoluyla çoğalabilir.”
2. Beka Yasası: “Toplumun devamı aileyle mümkündür.”
3. Kemal Yasası: “Evlenin, dininizi kemale erdirin.”
4. Meveddet ve Rahmet Yasası: “Aile sevgi ve merhamet üzerine kuruludur.”
Görmez, özellikle gençlerin evlenme arzusunun törpülenmesinin “toplumsal çöküşe giden en büyük tehditlerden biri” olduğunu söyledi. Nikâhın sadece hukuki değil, aynı zamanda metafizik bir misak (sözleşme) olduğunu vurgulayarak, Kur’an’da geçen boşanma ayetlerinin dahi aile felsefesine dair derin mesajlar içerdiğini belirtti.
TOPLUMDAN ÜMMETE GEÇİŞ İÇİN DEĞER TEMELLİ BİR YAPI ŞART
Prof. Görmez, bireylerden oluşan toplumun, değerlerle örülü bir cemaat olması gerektiğini ifade etti. Cemaatin temelinde taaruf (karşılıklı tanıma) ve taavun (yardımlaşma) olduğunu belirterek, ümmetin bu yapıların bir üst seviyesi olduğunu dile getirdi.
TOPLUM MENFAAT BAĞIYLA BAĞLIDIR, ÜMMET İSE İMAN, TAKVA VE RAHMET BAĞIYLAGörmez, ümmetin ortak bir ahlaki, kültürel ve manevi çatıya sahip olması gerektiğinin altını çizdi. Kur’an’da ümmetin yüklediği misyonları hatırlatan Görmez, kavim ve ümmet kavramlarının zamanla anlam kaymalarına uğradığını, ancak yeniden bu bilinçle yapılanmanın mümkün olduğunu ifade etti.
Etkinlik sonunda izleyicilerden gelen sorular, Prof. Dr. Mehmet Görmez tarafından cevaplandı. ADEV Vakfı yetkilileri, bu tür programların artarak devam edeceğini belirterek katılımcılara teşekkür etti.