İnik yaptığı yazılı açıklamada, son günlerde Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortaokullarda dini inançlarından dolayı başını örtmek isteyen kız çocukları için yaptığı düzenlemeler yeterli olmasa da, bunun bireylerin kendi inanç ve değerlerine sahip çıkarak, eğitim almaları açısından umut verici bir gelişme olduğunu ifade etti.
“Gelişmiş toplumların en önemli özelliği, bireylerin özgürce yaşayabildiği, kendi değerlerini ve inançlarını koruyabildiği bir ortam oluşturabilmeleridir” diyen İnik, şöyle devam etti:
“İngiltere, Danimarka, Yunanistan, İtalya, İspanya, Hollanda, Belçika ve Amerika gibi ülkelerin pek çoğunda ilkokuldan itibaren öğrencilerin okula başörtülü gelme özgürlüğü var. Bu ülkelerde başörtüsü takan çocuklar ayrıştırılmıyor, aileler de ‘cehalet ya da yobazlık’ ile yaftalamıyor.”
İngiltere’de en büyük eğitim sendikası olan Ulusal Öğretmenler Birliği’nin (NUT) hazırladığı, “Müslüman İnancı ve Okullarda Üniforma: Başörtüsü ve Diğer İslami Kıyafetler” isimli raporda, okullarda Müslüman öğrenciler de dâhil olmak üzere farklı din ve inanca sahip öğrencilerin kıyafetlerine ve inançlarına saygı duyulması gerektiğinin altı çizildiğini kaydeden İnik, bu noktada en büyük rolün ise öğretmenlere ait olduğunu belirtti.
Her konuda insan haklarından, özgürlükten, hak ve hukuktan dem vuran birtakım çevrelerin, konu din ve inanç olunca laiklik referansını öne sürerek, dindar ve inanç sahibi insanlara hakarete varan açıklamalar yaptığını savunan İnik, başörtüsü ve buna benzer simgelerin, “yobazlık ve gericilik” ile bütünleştirilme çabası olduğunu ifade etti.
Gericilik ve yobazlığın, farklı inançlara, farklı fikirlere ve farklı hayat tarzlarına saygı duymamak ve yaşam hakkı tanımamak olduğunu belirten Gökhan İnik, “İçinde bulunduğumuz bu çağda artık kişilerin kılık kıyafeti ile ilgilenmek yerine kişilerin nitelikleri ile ilgilenmek gerekir” dedi.
Başörtüsü takmanın, bir bireyin inancını ve kimliğini ifade etme özgürlüğü olduğunu kaydeden İnik, şu ifadeleri kullandı:
“Bu özgürlük, yalnızca kişisel bir tercih değil; aynı zamanda bir insan hakkıdır. Kimse, inancından ya da kıyafetinden dolayı ayrımcılığa uğramamalı, baskıya maruz kalmamalıdır. Gençlerimiz, kendi seçimlerini yapabilen bireyler olarak büyümeli, özgüvenle geleceğe yürümelidirler.
Çocuklarımız, toplumumuzun geleceğidir. Onların özgür bir şekilde kendilerini ifade edebildiği bir ortam, hepimizin ortak sorumluluğu olmalıdır.”