Öztürkler, Türk Devletleri’nin Güney Kıbrıs’ta büyükelçilik açma çalışmalarında Avrupa Birliği (AB) ile yürütülen ekonomik iş birliğinin etkili olduğunu ifade etti.
Öztürkler, Anavatan Türkiye ile yürütülen milli davanın iyi anlaşılması gerektiğini belirterek, yılmadan ve daha iyi anlatmaya devam edilmesi gerektiğini söyledi.
Halkın bazı noktaları anlayabilmesi açısından moral bozmamanın önemine dikkat çeken Öztürkler, KKTC’nin tanınmasının Türk dünyasının bir görevi olduğunu anlatmayı sürdüreceklerini ifade etti.
Öztürkler, Doğu Akdeniz’in enerji koridorlarının kesiştiği, deniz yetki alanlarının ihtilaf konusu olduğu ve bölgesel aktörlerin nüfuz mücadelesine sahne olduğu kritik bir bölge olduğunu vurguladı.
Öztürkler, KKTC’nin bu stratejik havza içinde yalnızca Türkiye için değil, tüm Türk Devletleri için özel bir anlam taşıdığını kaydetti.
Öztürkler, Kıbrıs Rum tarafının 2004 yılında federasyon modelini öngören Annan Planı’nı reddetmesine rağmen tek taraflı olarak Avrupa Birliği üyeliğine kabul edildiğini hatırlattı.
Rum tarafının federasyon modelini reddetmesinin sadece Annan Planı referandumu ile sınırlı olmadığını belirten Öztürkler, en son 2017 Crans-Montana görüşmeleri de dahil olmak üzere, federasyon modeli çerçevesindeki tüm anlaşma çabalarını ve müzakereleri sonuçsuz bıraktığını ifade etti.
Öztürkler, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin KKTC iş insanları ve emlak sektörüne yönelik engelleme çabalarını, adanın ekonomik kalkınmasını hedef alan bir girişim olarak nitelendirdi, emlak sektörünün KKTC’nin ekonomik kalkınmasında kritik bir öneme sahip olduğunu vurguladı.
Öztürkler, hem yerel hem de uluslararası yatırımcıların ilgisini çeken bu sektörün, adanın ekonomik büyümesine katkı sağladığını, istihdam yarattığını ve toplumsal refahı artırdığını belirtti.
Güney Kıbrıs’ın bu sektöre yönelik engelleme çabalarının, KKTC’nin uluslararası alandaki ekonomik potansiyelini baltalamayı amaçladığını ifade eden Öztürkler, bu tür girişimlere karşı KKTC’nin birlik içinde hareket ederek ekonomik dayanışmayı güçlendirmesi gerektiğini söyledi.
Öztürkler, iş insanlarının ve emlak sektörünün karşılaştığı zorluklara karşı daha güçlü bir duruş sergilenmesi gerektiğini vurgulayarak, ekonomik dayanışma ve uluslararası iş birliğinin, bu tür engellemelere karşı en etkili çözüm olduğunu ifade etti.
Rum Meclis Başkanı Annita Dimitriu ’nun Avrupa Birliği ordusuna ilişkin açıklamalarına da değinen Öztürkler, Dimitriu’nun Türkiye’nin Güney Kıbrıs’a yönelik yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda Avrupa savunma planlamalarına katılmasının mümkün olmadığını ifade etmesini, Türkiye karşıtı bir duruş olarak değerlendirdi.
Öztürkler, bu tür söylemlerin bölgesel barış ve iş birliğine zarar verdiğini belirterek, KKTC’nin haklarını savunmaya devam edeceğini ve Türkiye ile koordinasyon içinde hareket ederek bu tür söylemlere karşı duracaklarını ifade etti.
Öztürkler, “bu açıklamalar, bölgedeki siyasi gerilimlerin artmasına neden olurken, KKTC’nin diplomatik girişimlerini daha da güçlendirmesi ve iki devletli çözüme sahip çıkması gerektiğini ortaya koyuyor” dedi.
Öztürkler, Türkiye’nin bölgedeki stratejik rolü ve KKTC ile iş birliğinin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin söylemlerine karşı önemli bir denge unsuru olduğunu vurguladı. Öztürkler, bu iş birliğinin bölgesel barış ve istikrarın korunmasında kritik bir öneme sahip olduğunu ifade etti.