Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Fahrettin Altun, " Suriye'de yaşanan ihlallerin belgelenmesi, faillerin uluslararası hukuk önünde hesap vermesi, mağdurların adalet arayışına destek için elzemdir. Bu bağlamda TİHEK olarak Suriye'deki insan hakları ihlallerini bu gerekçeyle belgeledik." dedi.
TİHEK tarafından düzenlenen "Uluslararası İnsancıl Hukuk İhlalleri: Suriye'de Savaş Suçlarının Belgelenmesi" paneli Ankara Hakimevi'nde gerçekleştirildi.

DEVRİMİN BİRİNCİ YIL DÖNÜMÜNDE ŞEHİTLERE RAHMET
Altun, panelin açılışında yaptığı konuşmada, Suriye devriminin birinci yıl dönümü dolayısıyla Suriye halkını tebrik ederek, bu süreçte hayatını kaybeden bütün şehitlere Allah'tan rahmet diledi.
Esed rejiminin gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerini görünür kılmak amacıyla bir araya geldiklerini belirten Altun, devrik rejim tarafından işkence merkezlerinde sivillere yönelik hukuk ihlallerini gün yüzüne çıkarmak ve hakikatin sesini duyurarak mağdurların adalet arayışına destek olmak istediklerini vurguladı.
Altun, içerisinde bulunulan çağda insancıl hukuk ihlallerinin dünyanın gözü önünde açıkça yapıldığını, bu ihlallerle baş etmesi gereken kurum ve mekanizmaların günden güne kan kaybettiğini dile getirdi.

BAAS REJİMİNİN SİSTEMATİK ZULMÜ
Savaşların, terörizmin, göç dalgalarının, finans, gıda, tedarik, sağlık gibi krizlerin insanlığı ağır imtihanlarla karşı karşıya getirdiğine, bu ortamlarda hak ihlallerinin daha da can acıtıcı bir hal aldığına işaret eden Altun, Mart 2011 sonrasında Suriye'de modern tarihin en büyük zulümlerinden birinin yaşandığını anımsattı.Aylan bebek ile kardeşleri, annesi ve babası Esed bombardımanıyla öldürülen 5 yaşındaki kız çocuğunun 'Hepinizi Allah'a şikayet edeceğim' dediğini hatırlatan Altun, şunları kaydetti:
"Sednaya cehennemini, sınır kapılarında şiddete uğrayan sığınmacıları, Avrupa kapılarında çaresiz kalan göçmenleri, vatansız kalan ve sığınacak bir liman arayan masum, mazlum insanlara 'dəfolun' dendiğini, ölüme itildiklerini gördük. Tüm bu süreçte maalesef 100 binlerce masum hayatını kaybetti, milyonlarcası yerlerinden edildi. Yurtlarından koparılan binlerce masum Ege'nin, Akdeniz'in soğuk sularında hayatını kaybetti. Şehirler yıkıldı. Terör örgütleri farklı isim ve formlarda dış güçlerin vekalet savaşlarını yürüttü ve bütün bunların faturasını mazlum Suriye halkı ödedi. 13 yıl boyunca Baas rejimi ağır ve sistematik insan hakları ihlalleri gerçekleştirdi.
Yargısız ve toplu infazlar, keyfi tutuklamalar, sivilleri hedef alan bombardımanlar, zorla kaybettirmeler, işkence, kötü muamele ve insanlık dışı uygulamalar, temel özgürlüklerin sistematik şekilde yok edilmesi, sağlık kuruluşlarına, medya çalışanlarına ve sivil toplum temsilcilerine yönelik saldırılar.... Bütün bu ağır ve sistematik insan hakları ihlalleri, insancıl hukukun hiçe sayılmasının acı birer vesikası oldu. Şükürler olsun ki 13 yıllık zulüm bir yıl önce Suriye halkının metaneti, dirayeti ve direnişiyle son buldu. 8 Aralık devrimi tarihin adalet hanesine yazılmış çok önemli bir kayıttır. Suriye devrimi, adaletin tecelli edildiği örneklerden biridir."
KÜRESEL DÜZEN ZALİMDEN YANA
Altun, insan hakları ihlallerinin küresel düzlemde kutuplaşmaları derinleştirdiğini, adaletin meta haline getirilmeye çalışıldığını ve uluslararası düzenin meşruiyetini yitirmeye başladığını ifade etti.
İnsan haklarından söz eden pek çok yapının bugün çıkar eksenli politikaların gölgesinde, ideolojik yönlendirmelerle hareket ettiğine dikkati çeken Altun, şunları kaydetti:
"Uluslararası düzeni işletmekten sorumlu mekanizmalar son 30 yılda değişen güç dengeleri ve derinleşen krizler karşısında aciz kalıyor. Çözümün değil, çözümsüzlüğün parçası oluyor. Batılı ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede ırkçılık, yabancı düşmanlığı, aşırı sağ popülizm, İslam karşıtlığı yükselişe geçmiş durumda ve bütün bunlar yine çok ağır insan hakları ihlallerini beraberinde getiriyor. Ne yazık ki mevcut küresel düzen zalimden yana tavır koyuyor. Mazlumun çığlığını duymadığı gibi, bu çığlığı görünmez kılmak ve susturmak için elinden geleni ardına koymuyor. Biz esas olanın adalet, hakikat olduğuna inanıyoruz. Adaletin, hakikatin en güçlü dayanağı hukuktur, bu süreçte yaşananların en net şekilde gün yüzüne çıkarılmasıdır, belgelenmesidir."Altun, günümüz uluslararası hukuk düzeninin karşılaştığı en büyük zorluklardan birinin de insan hakları ihlallerinin güvenilir biçimde kayıt altına alınmaması olduğunu belirterek, delile dayanmayan hiçbir hakikatin uluslararası yargılama süreçlerinde etkili ve bağlayıcı bir şekilde sonuç üretmeyeceğinin altını çizdi.

TİHEK'İN BELGELEME ÇALIŞMASI
TİHEK olarak "Suriye'de Beşşar Esed Rejimi Tarafından Gerçekleştirilen İnsan Hakları ve İnsancıl Hukuk İhlalleri" raporunu yayımladıklarını dile getiren Altun, şunları ifade etti:
"Suriye'de yaşanan ihlallerin belgelenmesi, faillerin uluslararası hukuk önünde hesap vermesi, mağdurların adalet arayışına destek için elzemdir. Bu bağlamda TİHEK olarak Suriye'deki insan hakları ihlallerini bu gerekçeyle belgeledik. Bugün elimizde uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından akredite bir ulusal insan hakları kuruluşunun, bütün küresel adalet mekanizmalarına sunabileceği şekilde somut veriler sunan bir rapor var. Bu raporla uluslararası alanda adalete hizmet edeceğimize inanıyoruz. Burada kayıt altına aldığımız gerçekler, Beşşar Esed dönemindeki insan hakları ihlalleri, günümüz insanının bugün ve gelecekteki adalet ve hakikat arayışına hizmet edecektir."Raporun uluslararası hukuk süreçlerinde kullanılabilecek sağlam ve güvenilir delilleri de barındırdığının altını çizen Altun, Sednaya Hapishanesi'ndeki Tutuklular ve Kayıp Kişiler Derneği yetkilileriyle görüşülerek, mağdurların ihlallere dair tanıklıklarına başvurulduğunu, yasaklı silah kullanımı, işkence ve kötü muamele, keyfi tutuklamalar gibi Suriye'de gerçekleşen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili bütün bulguların kayda geçirildiğini aktardı.
TÜRKİYE'YE TEŞEKKÜR
Suriye Arap Cumhuriyeti Ulusal Kayıp Kişiler Komisyonu Üyesi Dr. Mahmoud Asvad ise katliamlar silsilesi yaşanan Suriye'ye Türkiye'nin kapılarını açtığını anımsattı.
Suriyelilerin ayakta durmasına destek olan Türkiye'nin sağlık, insani yardım ve insanların yaşadıkları sıkıntıların belgelendirilmesi noktasında ciddi emeği olduğunun altını çizen Asvad, "Tüm bu destek için Türkiye'ye ve halkına teşekkür ediyoruz. Bu zaferi birlikte kazandık. Suriye'nin özgürleştirilmesi çok önemliydi. Biz ilk yıl dönümümüzü kutlarken, gerçeklerin ortaya konulması, belgelendirilmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz." dedi.Açılış konuşmalarının ardından TİHEK İkinci Başkanı Muhammet Ecevit Carti'nin moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Hüseyin Mercan, Suriye Arap Cumhuriyeti Ulusal Kayıp Kişiler Komisyonu Üyesi Asvad ve Mardin Artuklu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mehmet İhsan Özdemir konuşmacı olarak yer aldı.
