
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Hastanesi'nde çalışan Filistinli kadın doktor, İsrail saldırısında 10 çocuğundan 9'unu kaybetti.
Gazzeli doktor annenin 9 çocuğunu birden kaybetmesinin ardından acı olay kamuoyunda yer aldı. Yeni Akit yazarı A. İhsan Karahasanoğlu da konuya ilişkin bir yazı yazarak tepkilerini dile getirdi.
Filistinli kadın doktor, İsrail saldırısında 10 çocuğundan 9'unu kaybetti
Karahasanoğlu yazısında, "9 kardeşi birden katledenlere “it sürüsü” demeyip.. Linet’i protesto edenlere, o ifadeyi kullanırsanız..“Evet, siz katlettiniz. Siz katletmeye devam ediyorsunuz..” derim." ifadelerini kullandı.
Gazze'de can kaybı gün geçtikçe artıyor... 54 bin üzerinde şehit!
İsrail'e desteği ile tanınan İsrail asıllı Türk şarkıcı Linet, İstanbul Maslak'taki konseri öncesi bir grup Filistin destekçisi vatandaş tarafından protesto edilmişti.
İsrail asıllı şarkıcı Linet'in İstanbul'da vereceği konser iptal edildi
Karahasanoğlu'nun dünkü yazısı şu şekilde;
"Dün Türkiye’deki aktüel gelişmeleri konu alan bir yazı kaleme almak üzere taslağımı hazırlamış, sonrasında gazetenin bugünkü sayfalarında, hukuki bir sorun var-yok incelemesine koyulmuştum..
Dış dünya sayfamızda, İsrail’in zulmü, somut bir örnek üzerinden, öyle net bir şekilde özetlenmiş ki..
Başlık, spot, haberi hızlı okuma şeklindeki adetimi bozdum..
İsrail’in soykırımı, öyle net, öyle kesin ifadelerle veriliyordu ki..
Kelime kelime, hece hece okudum.
Ve gözümde, Türkiye’nin o klasik gündeminin içinde tartışılan hiçbir şeyin değeri kalmadı..
Ne Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluğu..
Ne yolsuzluğa destek çıkan CHP milletvekillerinin rezilliği..
Hiçbirisinin, okuduğum haber yanında, minnacık değeri yoktu.
Şarkıcı Linet’in “Güçlü oluşumu, İsrail’de askerlik yapmama borçluyum” sözlerini aklıma getirerek önümdeki haberi okudum.. Lanetler yağdırdım..
Naci Bostancı’nın şarkıcı Linet’e verdiği desteği bir sonraya bırakıp, bir kelime daha okudum..
“Hepinize yazıklar olsun” dedim..
Bir kelime daha, sindirerek okudum..
CHP’lisi, AK Parti’lisi, gazetecisi, başka meslekten insanı.. Bu zulme, zulmün destekçilerine; dolaylı-dolaysız destek veren herkesin akan kanda sorumluluğunu hissettim..
Sadece o katliamı yapanların değil, İsrail’in tamamının, hatta insanlığın tamamının bu soykırımdan sorumlu olduğunu, kendim de içinde olarak sorumluluğumuzu kabul ettim.
Bu soykırımı yapan İsrail askerlerine acıyan olursa..
Onların soykırım devletine, küçücük bir destek veren olursa..
O soykırımların hesabının onlardan da sorulacağının bilinci ile..
Haberi size de aktarayım:
“Terörist İsrail’in önceki gün 10 çocuğundan 9’unu katlettiği Gazzeli doktor annenin acısı tüm dünyada yankılandı...”
Aman yarabbi..
Bir doktor..
Hani bunu söylediğimiz an..
Linet’i falan bırak.
Hacı Bayram Veli Üniversitesi rektörünü bırak..
“Türk Tabipleri Birliği nerede” diye haykırasım geliyor..
Aman yarabbi..
Bu nasıl bir suskunluk..
Nasıl bir vicdansızlık..
Bir Filistinli doktorun, 10 çocuğundan 9’u katledilmiş..
Yer yerinden oynaması gerekir..
Boşverin Netenyahu’yu.. Boşverin İsrail’i..
Amerika’nın titremesi lazım..
Katliamın birinci sorumlusu İsrail ordusunu boşverin..
O orduya silah veren Almanya’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın titremesi lazım..
“İsrail halkı onurlu” diyen Fatih Altay’lıları boşverin..
Tüm Türkiye’nin titremesi lazım.. Ağzını yaya yaya, “Amerika bilimde öncü. Teknolojide bizi çok çok aşmış..” mavalları okuyanların hepsine sesleniyorum:
“Biliminiz de batsın.. Teknolojiniz de yerin içine gömülsün..”
Bilim imiş..
Teknoloji imiş.
Demokrasi imiş..
Batı standartları imiş..
AB kriterleri imiş..
Gazze’de her gün 100-150 insanı öldürdünüz.. İnsanlık ayaklanmadı..
Bir doktorun 9 çocuğunu birden öldürdünüz.. Kimse tınlamadı..
Tam aksine, hala o soykırımı yapanlara destek çıkanlar, silah yollayanlar, ‘ama Hamas da’ diye başlayan cümlelerle, sorumluluğu başka yerlere atmaya kalkan alçaklar var..
Bireysel şiddeti, ömrüm boyunca tasvip etmedim.
Ama bu katliamı yapan ordu mensubu askerlerle sınırlı olmayacak şekilde..
Uluslararası hukukun, İsrail’de nefes alan her bir bireyi, bu katliamdan sorumlu tutması gerektiğini söylüyorum, haykırıyorum.
Yok öyle, “Biz Netanyahu’yu kınıyorduk.. Biz soykırıma engel olmak istiyorduk” mavallarını..
9 çocuğu öldüren İsrail..
Şu an İsrail vatandaşı olarak, o topraklarda bulunan herkes, katildir..
Eğer cinayetleri önleyemiyorlarsa, o topraklardan çıkıp gitsinler, “Bizim vicdanımız bu sorumluluğu kaldıramıyor”’ desinler..
Uluslararası kuruluşların devreye girmesini beklemeden..
Gazze’nin önüne gidip, kendi gövdelerini, İsrail askerlerine karşı siper etsinler..
İsrail ordusu, İsrail vatandaşını mı öldürecek?
Uluslararası Ceza Mahkemesi.
Netanyahu ile, onun genelkurmay başkanı ile sınırlı olarak değil..
Tüm İsrail vatandaşlarını içine alacak şekilde..
Bu katliamın hesabını sorması gerekir..
İsrail vatandaşı her bir bireyin, dünya genelinde yakalanması, tutuklanması için karar çıkarılması gerekir..
“Bir Netanyahu bile tutuklanmadı, 5 milyon İsrailli için karar verilse nolur” demeyin..
Kenarından köşesinden, “Bu katliam durdurulamaz” algısını oluşturmaya, kimse kalkmasın..
Herkes üzerine düşene yapmalı..
Nasıl bir şey bu, kim açıklayabilir?..
Bir annenin, 9 çocuğunu öldür.
Sonra dünya genelinde istediğin ülkeye git, dolaş, gez, ticaret yap.. Dön, İsrail’de nefes almaya, Netanyahu’ya nefes olmaya devam et..
Türkiye Cumhuriyeti, derhal, İsrail ve Türk vatandaşı olarak çifte vatandaşlık sahibi olan herkesi mercek altına almalı..
Bu acımasız İsrail’e, dolaylı da olsa destek veren herkes, kamuoyu önünde, insanlıktan özür dilemeli..
CHP Genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel.. Hamas için terör örgütü diyen kim var ise..
Hepsine sesleniyorum.
Vicdansızlar.
İnsafsızlar..
İnsanlık yoksunu ciğersizler..
“Hamas için söylediğimiz sözleri geri alıyoruz. Bu İsrail karşısında Hamas gibi bir değil, 100 tane yapı kurulmalı..” deseniz..
O soykırımcılar da..
“Dünyada bir şeyler değişiyor” diyecekler..
Fatih Altaylı gibi; kendi kızı için, tir tir titreyen sahtekarlar.. İnsanlıktan nasibini almamış yaratıklar..
Bir annenin, 9 çocuğunu birden kaybetmesini, anlayabiliyor musunuz.
“Bana ne” diyemezsiniz..
“Ben mi katlettim” diyemezsiniz..
9 kardeşi birden katledenlere “it sürüsü” demeyip..
Linet’i protesto edenlere, o ifadeyi kullanırsanız..
“Evet, siz katlettiniz. Siz katletmeye devam ediyorsunuz..” derim.
“Siz, ‘İsrail halkı onurludur’ diyerek, katliamı yapıyorsunuz..” derim..
“Linet’e şarkı söyletmemek de ne? Bu kabilecilikten vazgeçmeliyiz” diyerek, o çocukların ölümünden, sizler de sorumlusunuz, Akp eskileri...
Bir Starbucks kahvesi içmemeyi bile beceremeyen insancıklara sesleniyorum..
Sizin çocuklarınızın..
Haydi “üç ya da dört çocuğunuzun hepsi”ne demeyelim..
Bir tanesinin kılına zarar geldiğinde..
Nasıl ağıtlar yakıyorsunuz..
Söyleyin.. Söyleyin nasıl bir düşünceye sahipsiniz ki..
Velev ki Starbucks’ı boykot etmenin, İsrail’e hiçbir zararı olmasın..
İçmeseniz, ne kaybedersiniz, insan kılıklı yaratıklar..
9 çocuğunu kaybeden doktor anne, ahirette karşınıza çıkıp, “Benim çocuklarımın topluca öldürülmesi bile, sizi Starbucks kahvesi içmekten alıkoymadı mı?” diye sorsa..
Ne cevap verebileceksiniz..
Yazıklar olsun.
Şu İsrail vatandaşı kim var ise, onlarla iş yapan..
Onlarla muhabbete koyulan..
Onlarla ticaret yapan, onlara ‘ama katliamı onlar yapmıyor ki’ türünden bahanelerle destek veren kim var ise, hepsine lanet olsun..
Bu İsrail devleti yıkılana kadar, kinini azaltacak kim var ise, lanetler olsun..
“Ama onlar yapmadı ki” diyerek, katilleri savunacak kim olursa, hepsine lanetler olsun.. "