Gündem

İstanbul'un fethi Edirne'den başlar

Fotoğraf Sanatçısı ve Araştırmacı Cemil Şahin, İstanbul'un fethine giden sürecin Edirne'de başladığını yazdı. Şahin, Osmanlı'ya 92 yıl başkentlik yapan şehri anlattığı yazısında dikkati çeken değerlendirmelerde bulundu.

İstanbul'un fethi Edirne'den başlar
29-05-2025 10:08
Google News

Fotoğraf Sanatçısı ve Araştırmacı Cemil Şahin'in, Haber7 için kaleme aldığı, "İstanbul'un fethi Edirne'den başlar" başlıklı yazısı şöyle:

Bir cihan padişahının hayalini gerçeğe dönüştüren yolculuk…

“İmkanın sınırını görmek için imkansızı denemek lazım”

Fatih Sultan Mehmed

"Zaferin sırrı Hz. Peygamber’in (SAV) izini takip etmektir."

Fatih Sultan Mehmed

1361 yılında Osmanlı tarafından fethedilen Edirne, 1363 yılında devletin yeni başkenti oldu. Anadolu ile Rumeli arasında bir köprü, Balkanlar’a açılan bir kapı ve Balkanlar’a yapılan seferlerde yeni fetihler için önemli üs olması; Osmanlı’nın siyasi, askeri ve kültürel merkezi olması; devlet yönetiminin buradan yürütülüyor olması; Osmanlı Devleti’nin Avrupa’ya açılmasında kritik bir merkez haline gelmesi dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin “Beyni” Edirne...

Edirne, Osmanlı Devleti’ne aralıksız 92 yıl başkentlik yapmış kadim şehrimizdir. 1363’ten 1453’e kadar Osmanlı’ya yön veren başkent olarak görev yapmıştır.

Osmanlı tarihinin dönüm noktalarından en önemlisi, hiç kuşkusuz 29 Mayıs 1453’te İstanbul’un fethidir. Bu büyük zafer sadece Bizans İmparatorluğu’nun sonunu getirmemiş, aynı zamanda Orta Çağ’ın kapanıp Yeni Çağ’ın başlamasını da müjdelemiştir. Ancak bu destansı zaferin temelleri, fetihten çok önce atılmıştır. II. Mehmed’in aklında, zihninde tahayyül ettiği şekilde adım adım ilerlemiştir.

Fetih öncesi Osmanlı Devleti’nin beyni Edirne’de neler yaşandı ve nasıl hareket edildi, Osmanlı Devleti’nin yedinci padişahı II. Mehmed nelerle uğraştı kısaca bir bakalım.İstanbul’un fetih süreci, ilk kez 1444’te (henüz 12 yaşındayken) ve ikinci kez 1451’de (19 yaşında) tahta çıkan II. Mehmed ile başlayacaktır. Önce 1444-1446 yılları arasında, daha sonra ise 1451-1481 yılları arasında olmak üzere iki defa tahta çıkmıştır. İkinci saltanat döneminde Osmanlı’yı bir imparatorluk haline getirecek ve İstanbul’un fethi sonrası “FATİH” ünvanını alacaktır.

Gerçekte bu büyük kutlu yürüyüş, İstanbul’dan başlamamıştır. Tüm hazırlıklar Edirne’den başlar. Vizyoner bir padişah olan II. Mehmed’in hayalinde ve zihninde çocukluktan beri İstanbul’un fethi yatmaktadır. Fethe giden bu kutlu yolda tüm hazırlıklar başkent Edirne’de başlar. “Cihannüma Kasrı’nın kubbealtı ışıkları hiç sönmemiştir” der Bizanslı tarihçiler. Cihannüma Kasrı en büyük devlet kararlarının alındığı ve hayata geçirildiği yerdir. Edirne, dönemin bilim ve eğitim merkezlerinden biriydi. II. Mehmed burada, dönemin en önemli alimlerinden dersler almış; stratejik, matematiksel ve felsefi birikimini burada geliştirmiştir. Cihannüma Kasrı o sebeple Edirne için çok önemli bir merkezdir.

İMPARATORLUĞUN BEYNİ EDİRNE

Edirne, o dönemde Osmanlı Devleti’nin başkentidir. II. Mehmed burada büyür, burada öğrenir, burada düşler kurar. İlk kez 1444’te (henüz 12 yaşındayken), ikinci kez 1451’de (19 yaşında) tahta çıkmıştı.

Henüz 12 yaşında tahta çıktığında dahi İstanbul’un fethi onun hep gündemindedir. Ama ilk denemesi başarıyla sonuçlanmaz. Tahttan indirilip, 19 yaşında tahta tekrar oturduğunda artık sadece bir hükümdar değil, planları yıllardır yoğrulmuş bir stratejist ve deha sahibi bir mühendistir.

Edirne, bu fetih için bir mühendislik ve lojistik üssüne dönüşür. Büyük topların döküldüğü ve askerî planların yapıldığı yer, Edirne’dir. Askerî birlikler, surların şifrelerini çözecek stratejiler, kuşatma düzenleri ve donanma planları hep Edirne’de planlanır.

II. Mehmed yalnızca silah gücüne değil, ilme ve akla da önem verir. Edirne Sarayı’nda dönemin en seçkin âlimlerinden dersler alır. Matematik, coğrafya, dil ve savaş sanatı üzerine çalışır. Onun zihninde İstanbul’un fethi bir güç gösterisi değil, ilahi bir görevdir. Peygamber Efendimiz’in (SAV) “İstanbul elbet fethedilecektir…” hadisi, onun bu yolda en büyük motivasyonudur.

Abbâsîler’den Emevîler’e, Selçuklular’dan Osmanlılar’a kadar pek çok İslam devleti, İstanbul’u fethederek bu hadis-i şerifin müjdesine nail olmak için çalıştı.

İstanbul’un fethi, sadece bir askeri zafer değil, aynı zamanda medeniyetin yeniden inşasıdır. Fatih Sultan Mehmet Han, bir dünya şehri yaratmak için kolları sıvar. Fakat bu büyük vizyonun ilk adımları, Edirne sokaklarında, Edirne Sarayı’nın duvarlarında, o şehrin medreselerinde atılmıştır.

Bugün bile Edirne’ye baktığınızda, yalnızca tarihi bir başkent değil, bir çağın kapılarını aralayan büyük bir hazırlığın sessiz tanığıyla karşılaşırsınız. Çünkü İstanbul’un fethi, gerçekten de Edirne’den başlar.

Osmanlı Devleti’nin İstanbul’u fethederek dünya tarihine yön verdiği 1453 yılı, sadece bir askeri zaferin değil, uzun soluklu bir hazırlığın ve stratejik planlamanın da ürünüdür. Bu sürecin merkezinde yer alan şehir ise Osmanlı’nın o dönemdeki başkenti olan Edirne’dir. İstanbul’un fethine giden kutlu yol, Edirne’de başlar ve burada şekillenir.

Fetih öncesi dönemde Edirne, Osmanlı’nın başkenti olarak devletin yönetim ve karar merkeziydi. II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmet) fetih planlarını burada hazırlamış, devlet erkânı ve askeri komutanlarla bu şehirde istişarelerde bulunmuştur. Edirne, bu açıdan fetih kararının alındığı ve uygulama aşamasına geçildiği, imparatorluğun beyni olan şehirdir.

ŞAHİ TOPLARININ ÖNEMİ

İstanbul’un surlarını yıkacak güce sahip olan dev toplar, özellikle meşhur Şahi topları Edirne’de döküldü. Macar asıllı top döküm ustası Urban, II. Mehmed’in davetiyle Edirne’ye getirilmiş ve burada Osmanlı tarihinin en güçlü toplarını üretmiştir. Bu toplar, fetihte belirleyici bir rol oynamıştır. Fatih Sultan Mehmed, tahta ikinci kez çıktığında İstanbul’un fethini kafasını koymuştu.

O planların hepsi II. Mehmed önderliğinde İmparatorluğun beyni Edirne’de yapıldı. Top dökümhaneleri burada kuruldu. Macar top ustası Urban, Edirne’de devasa toplar döktü. Osmanlı ordusu burada eğitildi. Lojistik hatlar buradan yönetildi. Şahi topların ehemmiyeti ve stratejik önemi, fetih esnasında anlaşılmıştır hiç kuşkusuz.

 

 

Edirne, dönemin bilim insanları ve mühendisleri için bir laboratuvara dönmüştü adeta. Fatih, Edirne Sarayı’nda sadece askeri değil, teknolojik bir devrim de başlattı. İstanbul surlarını aşacak güçte topların tasarımı, Edirne’de mühendislik tarihine altın harflerle yazıldı.

İstanbul’un fethi sadece kılıç gücüyle değil, aynı zamanda bilgiyle mümkün olmuştur. Bu bilgeliğin temelleri Edirne’de atılmıştır.

Fetih öncesinde Balkanlar’daki beylikler ve Avrupa devletleriyle olan diplomatik ilişkiler de Edirne’de yürütülmüştür. Bu sayede II. Mehmed, İstanbul kuşatması sırasında arkasını güvenceye almış, kuşatmayı kesintisiz sürdürebilmiştir.

Edirne sadece bir Osmanlı başkenti değil, İstanbul’un fethine giden yolun hem başlangıcı hem de hazırlık noktasıdır.

En önemlisi Edirne olmadan, ne Şahi topları olurdu, ne de disiplinli bir Osmanlı ordusu. Bu sebeple, Edirne’nin İstanbul’un fethindeki stratejik ve tarihî rolü asla ve kat’a unutulmamalıdır.

Edirne, sadece askeri ve siyasi hazırlıkların değil, fetih ruhunun da filizlendiği yerdi. Camilerde İstanbul’un fethi için dualar edildi. Ordunun moral kaynağı, halkın duası, Sultan’ın kararlılığı… Hepsi Edirne’nin sokaklarında yankılandı.

Fatih, yola çıktığında arkasında sadece bir ordu değil, bir şehrin duasını taşıyordu. Tımarlı sipahiler, yeniçeriler, azaplar, humbaracılar gibi farklı birlikler bu şehirde organize edilmiş; erzak, mühimmat, silah ve teçhizat burada toplanmıştır. Edirne, fetih ordusunun kalkış noktası ve lojistik üssüdür. 1453 yılının Nisan ayında ordusunu Edirne’den yola çıkarır. Her adımda bir imparatorluğun kaderini değiştirecek olan yürüyüş devam eder. 70 bin kişilik Osmanlı ordusu, sayısız mühimmat ve dev toplarla İstanbul önlerine geldiğinde artık fetih kaçınılmazdır.

 

 

29 Mayıs 1453 sabahı İstanbul surlarına Osmanlı sancağı dikildiğinde zafer yalnızca Haliç kıyılarında kazanılmadı. Bu zaferin temel taşları Edirne’de döşendi.

Edirne, bir başkentten fazlasını taşımıştır. Edirne bir fethin kalbiydi, ruhuydu, beyniydi... Hiçbir şehir bu kadar hizmet etmemişti Osmanlı’ya.

EDİRNELİ II. MEHMED...

Edirne onun her şeyiydi. Ve Ay Yıldız sonunda salibe galip gelmişti. Hilal’in Haç’a galibiyetinin sembolü Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi islam sancağı olmuştur. Bugün Ayasofya-i Kebir Camii’nde ezan okunuyor ve namaz kılınıyorsa öncelikle 571 yılına Resullullah Efendimize (SAV); sonra 1071 Malazgirt’e ve Sultan Alpaslan’a; daha sonra 1299 Osmanlı Devleti’nin temellerini atan Ertuğrul Gazi, Osman Gazi, Orhan Gazi ve tüm Osmanlı Padişahlarına; ruhumuzu titreten 1451-1453 Fatih Sultan Mehmed Han’a ve İmparatorluğun kalbi Osmanlı’nın başkenti Edirne’ye; son olarak da tekrar camiiye çeviren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi’ye borçluyuz. Edirne olmasaydı belki de fetih olmayacaktı.

II. Mehmed işte bu noktadan sonra “FATİH” ünvanını almıştır. 1453 yılında İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet Han, bu hadisin işaret ettiği “ne güzel komutan” sıfatına erişmiş kişidir.

ASIL MESELE

“İstanbul fethi Edirne’den başlar”

Başlığıyla bu özel güne istinaden Edirne tarihinde ilk defa çok özel Fetih kutlamalarına öncülük yaptı. Bizler de bu fetih gösterilerine şahit olduk.

Edirne’miz öncülüğünde  İstanbul’un fethinin 572. yıldönümünün heyecanını milletimize ve  şehirlerin sultanı, sultanların şehri, II. Mehmed’in şehri kadim Edirne’mize ilk defa video mapping eşliğinde yaşatan ve hayata geçiren öncelikle Cumhurbaşkanımıza ve İletişim Başkanlığı’na, İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı’na, Edirne’miz için her şeyini ortaya koyan Valimiz Sayın Yunus Sezer Beyefendi’ye, aynı şekilde özverili ve var gücüyle çalışan Edirne Kültür ve Turizm İl Müdürümüz Sayın Kemal Soytürk Beyefendi’ye, bu kutlamalarda emeği geçen tüm hemşehrilerimize ve bu anları ölümsüzleştiren tüm fotoğraf dostlarımıza Fatih’in şehri Edirne’miz adına en kalbi teşekkürlerimizi iletiriz..

Edirne, Edirne olalı böyle bir kutlamaya daha önce ev sahipliği yapmamıştı. 572. yılına özel yapılan kutlamalara hepimiz büyük bir coşkuyla şahit olduk.

Fatih Sultan Mehmet Han bizler için ne kadar özel ve önemli ise, bizler için Edirne de aynı şekilde çok özel ve önemlidir. Her Edirne’ye gelişimizde Fatih’i görür gibi heyecanla hizmet etmeyi kendimize borç biliyoruz.

Ve tarihte ilk kez Edirne fethin öncülüğünde muhteşem kutlamalara damgasını vurdu. O muhteşem atmosfer içinde o gösterileri çekerken duyduğumuz heyecanı izah etmemiz çok zor. İman varsa imkan da vardır sözünün tasdiki ve ispatı, bize önderlik yapan Fatih’tir.

Fethin 572. yılında Edirne’li Mehmed’i, fetih sonrası Fatih Sultan Mehmed Han’ı en büyük sevgi, saygı ve minnetle yad ediyorum.

Ne mutlu ki bu ümmete, ne mutlu ki kutlu komutana ve askerlerine…

572 yıl sonra aynı ruhla, aynı heyecanla ve aynı coşkuyla Fatih’in izinden yürüyen gençlerimize ve Edirne’mize şükranlarımızla…Nasıl sahip çıktılar şehirlerine,nasıl duygu yüklüydü Edirne halkı. Bu fetih gösrerisi bir kez daha Edirne halkı,Edirne’nin önemine damga vurdu. Edirne halkına ve tüm Türkiye’mize bunları sevdiren şehrin emini Valimiz Yunus Sezer beyefendi ve Edirne İl Kültür Turizm Müdürü Sayın Kemal Soytürk beyefendi en büyük takdirleri topladı. Fethin o ulaşılmaz ruhunu bizlere fazlasıyla yaşattılar.

Edirne’nin taş sokaklarında yankılanan fetih adımları,İstanbul’un taş sokaklarında ayak seslerinin yankılarıyla fetih son bulur. 29 Mayıs sabahı gökyüzü ezanla titrer,top sesleri tarihe mühür olur. İstanbul,artık bir hayalin gerçeğe döndüğü yerdir. Fethin sonu değil,bir medeniyetin başlangıcı olmuştur.

II. Mehmed’in ileri görüşlü liderliği,askeri dehası ve kararlığıyla fethin baş mimarı olmuş ve ‘’FATİH’’ Ünvanını almış,Osmanlı devletini İmparatorluk haline getirmiştir.

Edirne’nin fethin beyni,hazırlık üssü olarak büyük rolü ve Sultan Mehmed’in liderliği buluşunca büyük zafer kazanılmıştır.

Edirne Sultan II. Mehmed’in kakarlılıkla yola çıktığı ve tarihe yön verdiği başlangıç noktası olmuştur. Edirne II. Mehmed’in doğup büyüdüğü bu kadim şehre borcun vefasını eşsiz bir hikmetle vermiştir. Edirne onun her şeyiydi.

Fatih Sultan Mehmet Han bizlerin her daim kalbimizdeki yeri apayrı bir noktada,bize aziz İstanbul’umuzu emanet etti bugün buralarda onun açmış olduğu kapıdan ilelebet bu aziz şehre bizlerde sahip çıkacağız.  En derin sevgi,saygı ve minnetle……..

İSTANBUL’UN FETHİ EDİRNE’DEN BAŞLAR;

İSTANBUL’DA ORTAÇAĞIN KAPANIP YENİ BİR ÇAĞIN AÇILMASIYLA BİTER.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ARŞİV ARAMA