PKK'nın üst düzey yöneticilerinden Besê Hozat'ın, İsrail'in Ortadoğu'daki hegemonik hedefleri doğrultusunda Kürtleri kullanma çabalarını açıkça itiraf etmesi, örgütün ideolojik ve stratejik yöneliminde kırılma noktasına işaret etti. Bu açıklamalar, PKK’nın artık bölgesel güçlerin taşeronu hâline geldiğini gözler önüne serdi.
İSRAİL’İN HEGEMONYA PLANI VE KÜRTLERİN ROLÜ
PKK yöneticisi Hozat, “Bölgenin dizaynı İsrail’in güvenliği ve çıkarları temeline oturtuluyor” sözleriyle İsrail’in Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme çabalarının merkezine Kürtleri koyduğunu açıkça dile getirdi. Hozat, ABD ve İngiltere başta olmak üzere Batı'nın desteğiyle İsrail’in giderek hegemonik bir güç hâline geldiğini ve bu süreçte Kürtleri araçsallaştırmak istediğini belirtti.
ÖCALAN’DAN TARİHİ ÇIKIŞ: “PKK ANLAM YOKSUNU”
PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan ise 27 Şubat’ta yayınlanan çağrısında, örgütün artık siyasi ya da ideolojik bir karşılığının kalmadığını şu sözlerle ilan etti:
“PKK'nin aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır... PKK anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır.”
Bu sözlerle Öcalan, örgütün ömrünü tamamladığını ve feshedilmesi gerektiğini belirtti. Bu çağrının ardından, PKK 12 Mayıs 2025’te silahlı mücadeleye son verdiğini ve örgütü feshettiğini ilan etti.
“YA ONURLU YURTTAŞLIK YA DA SİYONİZM’E UŞAKLIK”
Hürriyet yazarı Nedim Şener, konuya ilişkin köşe yazısında şu noktaların altını çizdi:
Siyonist İsrail’in, “Vadedilmiş Topraklar” hayaliyle bölgeyi adım adım dizayn etmek istediği,
Bu planın merkezinde PKK gibi yapılar üzerinden Kürtleri kullanma stratejisi olduğu,
Öcalan’ın çağrısı sonrası örgütün meşruiyetini tamamen yitirdiği,
PKK’nın artık yalnızca İsrail ve Batı destekli bir aparat olarak tanımlanabileceği…
Şener, bu durumu, “PKK’nın önünde artık iki yol var: Onurlu yurttaşlık ya da Siyonizm’e uşaklık” cümlesiyle özetledi.
TÜRKİYE’NİN STRATEJİK OKUMASI VE “TERÖRSÜZ TÜRKİYE” HEDEFİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu süreci “Terörsüz Türkiye” vizyonu çerçevesinde değerlendirdi. Diyarbakır’da yaptığı açıklamada, “Örgütün siyaseti vesayet altına alan yapısı kaldırılmalı, baskı sona ermeli, silahlar kayıtsız şartsız teslim edilmelidir” ifadeleriyle, siyasetin terörden tamamen arındırılması gerektiğini vurguladı.
Türkiye, bölgedeki bu derin değişimi en başından itibaren doğru okudu ve adımlarını buna göre attı. Şimdi gözler, silahların gerçekten bırakılıp bırakılmayacağı ve PKK’nın sahadaki varlığının fiilen sona erip ermeyeceğinde.
